5 Followers
20 Following
hanifefatmaalbayrak

Romancekolik

Bir Romancekolik'in kitap itirafları...

Currently reading

Beneath Him
C. Shell
Heaven Sent (Rebel Walking, #2)
Hilary Storm
Unattainable - Madeline Sheehan Dirty ile Ellie'nin hikayesi Tegen ile Cage'inkinden daha güzeldi. Tegen'ın sürekli bağırışları sinir bozucuydu cidden.
Undying (Undeniable, #5) - Madeline Sheehan He can rot in a hell he crated for all I care!
Unbeloved (Undeniable, #4) - Madeline Sheehan Yes, yes, yes! Finally! Jase geber de Hawkla mutlu olsun Dorothy. Puştluk yaptın onca yıl bu sefer bırak bu işleri.
Simple Perfection (Perfection, #2) - Abbi Glines *Spoiler var okumayın kardeşim içimi dökmem lazım*
Jace'i öldürerek gözlerimi çıkaracak kadar ağlatman Tripp ile Bethy'i çift yapacağın yüzünden miydi? Sana şu an içimden öyle bi saydırıyorum ki Abbi ah bir bilsen. Herşey bir yana yakında 18 yaş gibi çok mu çok genç yaşta yakın akrabamı aynı şekilde denizde kaybettim. Sahneyi okurken ister istemez aklıma o geldi...
Found in You (Fixed #2) - Laurelin Paige Rating; 4.5/5

Review will be on Romancekolik in October 1st!

Dublin Caddesi (On Dublin Street, #1)

Dublin Caddesi  - Samantha Young ÜKG Blog Turu | Dublin Caddesi | Romancekolik bugün karakterlerle söyleşi ve yorumuyla yayında!

Running From Forever - Ashley Wilcox Review will be on 8th October in Romancekolik.
To Kiss A Dragon (The Dragon Kin, #7) - G.A. Aiken Come to mama, dear! description
The Thief Redeemer - Leigh Clary Abdou Review will be on 10th October in Romancekolik.
Tears of Tess - Pepper Winters Bu yorum aynı zamanda Romancekolikte yayınlanmıştır.

No matter how twisted it's a good twisted one.

Tears of Tess aslında canımın pekte karanlık kitaplar çekmediği bir dönemde çıktı karşıma. Ama beni kitaba çeken bir dürtünün olduğunu inkar edemeyeceğim zira kitabı bitirirken buldum kendimi. Bütün kitap boyunca ne reyting vereceğimi bilemedim. Hiç düşünmedim de ama okuduğum onca şaşırtıcı şeye rağmen kurgunun gelişiminden, diyaloglardan hoşlanırken buldum kendimi. Öncelikle bu kitapta olanlar herkesin aklının/midesinin alacağı cinsten şeyler değildir. Daha fazla anlatmadan önce biz en iyisimi bir içeriğe göz atalım;

Q, Master, Meirte, Quincy: Kendisi nefret ettiği bir yaşama hasret duyan kimilerin hastalıklı diyebileceği, dibine kadar sorunlu olan, sadistlikte usta, Tess'e hasta bir uşak.

Esclave, Tess, Tessie: Hayallerini hardcore bir kabusla yaşayan, bundan ruhu sağlam çıkan, gönüllü köle, acıların kızı, Q'nun kadını.

İçerikte bulunanlar;
Bağlanma
Tecavüz
Bıçakla Tecavüz
Tecavüz Fantazisi
Kırbaçlanma
Kan Yemini
Bıçakla Kesik Açma
İnsan Kaçakçılığı
Efendi, Köle İlişkisi
Uyuşturucu

Ön yargılarınız varsa bu kitabın kapağının köşesinden bile geçmeyin derim. Evet, gelelim neleri sevdim, nefret ettim?

Kitapta hoşlandıklarım; Q ne kadar psikopat olsanda o kadar kadınlara yaptıkların, o lafların, oynadığın akıl oyunlarınla ve elbette seksi varlığınla bende farklı bir yer edindin. Kitabı okumaya devam etmeme tek etken bir Q, birde olacaklara karşı hastalıklı merakım olsa gerek. Oğlumuzun Fransız olmasıda süper bir etken mesela. Yazarın cidden ilginç bir kurgusu vardı. Aslında bir çok açıdan kitabı realistik bile görebiliriz. Kızın oğlumuza aşık olması gibi detaylar dışında.

Kitapta hoşlanmadıklarım; Kızın kötü sandığından kaçıp yılanların düşüp tecavüze uğraması.Ah, neden yazar? Neden?! Cidden kitap boyuca en sinir olarak okuduğum yerdi.

Kitabın başından beri kızımızın düşünce yapıları beni rahatsız etti açıkçası. Sürekli ilişkisinden daha fazlasını isteme ama rahat hissettiği bölgeyi de aşamama sorunu can sıkıcıydı. Birde kafasında kurduğu türlü fantaziler var ki o ilişkiye XL gelir. Ve sonra ummadığı bir anda kaçırılınca kızımızın içinden bir Zeyna çıkıveriyor. Tabii kötü adamlar karşısında yapabilecekleri çok kısıtlı. Ancak kendini tecavüzden kurtarabiliyor.

Kızı resmen barkodluyorlar! Sonrada gizemli fransız Q'ya satıveriyorlar. Zaten bir süre adamın kızı isteğine boyun eğdirmesi, kızımızın direnmesiyle geçiyor. Adam ara sıra öpücük kaçırmak, köşelere sıkıştırmak dışında kıza bir şey yaptığı da yok! Ama kızımız dışarıdaki tehlikelerden habersiz kaçıveriyor, ağzının payınıda acı bir şekilde alıveriyor. Q kızın bacağına monte ettiği GPS cihazından takip edip, kurtarıveriyor. İntikamınıda almadan bırakmıyor.

Bu olaydan sonra kızımız Q'nun kötünün iyisi olduğunu anlayacak kadar gözleri açılıyor ve adama istediklerini vermeyi istiyor.Ama kaçarken sevgilisinin telsizine bıraktığı imdat çağrısına cevap geliyor ve kızı bakmaya malikaneye geliveriyorlar. Kızımız o arada ah salak kafam diye yakına dursun, herkesin ona bir anda sırt çevirmesine de pek bir içerlemekte. Ama gelen dedektiflere bir yanlışlık olduğunu söyleyerek durumu toparlamaya çalışıyor.

Bir daha Q'yu gecenin köründü kör kütük sarhoş bir şekilde odasına sızarken buluyor. Adam birde ona tamamen itaat etmesini istediğini söylüyor ve kızımızda dünde razı orta çağdan halice işkence/zevk odasına dersiniz hoplaya zıplaya gidiyor. Ne de olsa sittin senedir istediği dayağı - pardon zevki - alacak. Oğlumuz türlü hardcore eylemin ötesinde bir anda vites değiştirip kıza daha yumuşak davranmaya başlaması kızın kalbinde mezara son çiviyide çakmış oluyor. Birden üstüne Q'nun köleleri tedavi edip serbest bırakmak için satın veya rüşvet olarak aldığını öğreniyor. Üstüne üstlük bu kurtardığı 58 kızdan bir tek kendisine el sürmüş! Bizim kış dört köşe bu haber karşısında.

Tabii, bu güzel hayal ertesi sabah gelip de Q'nun kızı yaka paça evden atıp, hiç bir açıklama yapmadan evine göndermesiyle paramparça oluveriyor. Kızımız 1 ay avare avare dolaşıp, geceleri süper erotik Q'lu rüyalar görüp, ona göre fazla sulandırılmış zevkleri olan erkek arkadaşına kalıyor. En sonunda oğlanın başkasını bulduğunu öğrenince vicdan azabını pencereden atıp Fransa'ya giden ilk uçağa atlayıp kendini malikenede buluyor.

Q da bir naz, niyaz ediyor görmelisiniz. Kıza ne b** etmeye geldin bile diyor yani. Kızımız geri adım atmıyor, Q'da kan yemini etmeden inanmam diyerek yemini ettiriyor. Sonrada kızımızın istemediği özgürlüğe karşı kafesini kapatıyor. İçinde bir yerde fazla ileri gidip kızı öldürmekten korkmasına dair şüphelerle ilk kitabı sonlandırıyoruz. Ve tipik bir hani ikincisi nerde vakası yaşayıp yine eli boş dönüyorum : /
Viper's Run - Jamie Begley Neden bu kitap Shade yerine Viper hakkında olmak zorundaydı ki?!
Razer's Ride (The Last Riders, #1) - Jamie Begley Süper, süper, süperdi!
I Stand Before You (Judge Me Not, #1) - S.R. Grey Rating; 3.5/5

ARC provided by ATOMR Blog Tour exchange of honest review.
Into the Deep - Samantha Young Bu yorum aynı zamanda Romancekolikte yayınlanmıştır.

Rating; 3.5/5

On Dublin Street (Dublin Caddesi) gibi bir kitaptan sonra bir Samantha Young kitabı görünce ne yapar insan? Tabii ki hemen okumaya başladım.

Kitap her zamanki gibi Samantha akıcılığındaydı ama geçmişlerine yapılan Flashbacklerin uzun ve kitabın yarısından biraz fazlasını kaplaması canımı sıkan faktörlerden biri oldu.

Diğer problem ise umduğum kadar duyguları hissedememem oldu. Oğlanın hele kızdan ayrılma sebebi ve şekli? Bu mudur dedirten cinstendi. Partide ona saldıran çocuğu kendi öldürmeyi bırak bir fiske bile vurmamışken bu kadar olaya kendini kaptırıp kızı hayatından çıkarması saçma geldi.

Burada kadın karakterimizi sevdim. Charley akıllı, her kesin deyimiyle smart-ass ve kesinlikle kahraman kompleksi olan bir kız. Bana farklı bir kişilik gibi geldi. Tek kusur Jake'e takılıp kalması, o da nazarlık olsun bari!

Yalnız Jake'e ne kadar sinir olsam az. Bir de kızın hayallerinden biri de üniversitenin üçüncü yılında Edinburgh'da okumak olduğunu bile bile orada okumaya gelmesi? Hemde sevgilisiyle! Sevgilisinden ayrılana kadar - ki bu kitabın yüzde seksenlik bir kısmında olmuyor! - hikaye bence öylesine devam ediyordu. Kızın her seferinde arkadaş oturmalarında onları yan yana görmesi ve buna katlanması filan cidden acımasızcaydı. Pislik Jake kızla bir şekilde becerip arkadaş gibi devam ederken sevgilisinide cepte taşıması?

Dışardan durum böyleyken kitabın sonunda oğlumuzun gözünden anlatılan bölümde birazcık - ama çok mu çok azcık - empati kursamda rezilliğini örtemiyor maalesef. Neyse barıştılarda herkes derin bir oh çekti!
Raintree: Haunted - Linda Winstead Jones Bu yorum aynı zamanda Romancekolikte yayınlanmıştır.

Kitaba heyecanla atılırken içinden serinin bitmesine severken birden bakıyorsun ki erkek karakter polis... Bu olay neşeme büyük bir dozda soğuk su etkisi yapması malesef ki benim iflah olmaz polisiye antipatim. Polisiye Aşklar iyi oluyor olmasına da erkek karakter kanunla savaşıyorken sürekli bir koşuşturmaca, kanunsal prosedürler, deliller, laboratuar sonuçları derken benim için kocaman bir sıkıntıdan patlama süreci bunlar.

Bu sebepledir ki elime aldıktan sonra bir süre hikayeye temkinli yaklaştım. Bir kere bakalım Gideon ağabeyinin yükselttiği beklenti çıtasına yanaşabilecek miydi? Doğruyu söylemek gerekirse sonlara doğru yaklaşır gibi olmuştu... Uzun saç ve keçi sakallı tanımı hala işi bozuyor gerçi...

Buradaki Gideon'umuz elektrikleri soğurabilen bunla türlü şeyler yapmasının yanında her türlü elektrikli aletin düşmanı bir cinayet masası dedektifi. Briyantinlese saçları Memoli olacak bir tip canlandı gözümde maalesef...

Karşılarındaki katil ise tam bir psikopat! Şöyle her kurbanından vücut parçalarını hatıra niyetiyle alacak cinsinden... Ürkütücü olmasının yanında da Raintreelerin düşmanı olan Ansara klanından ve görevi Gideon ile kuzenini yaz dönümüne kadar ortadan kaldırmak.

Kızımız işe hikayeye ilk kurbanının olay yerinde Gideon'a yeni atanan ortak olarak çıkıyor. Gideon ekstra yeteneği olarak hayaletlerle konuştuğu için bir ortak istememesi çiftimizi çatışmaya sürüklüyor. Resmen bile bile birbirlerine işkence ediyorlar. Gelin başından kabul edin şu işi, sonunuz sevgili olmak işte.

Katiller, tılsımlar, gelecekten haberler derken Raintree serisi yine tam hız devam etmekte! :)

Favori Alıntım;

"Kahretsin Hope, keşke evde oturup kurabiye yapsan ya da iskelede bebeklerle güneşlensen ve..." "Bebekler mi? Birden fazla yani?"

"Eğer evlenirsek sonra..."

"Hani bu korkunç dünya çocuklara göre değildi?"

"Artık olanı geri alamayız. Emma'nın kardeşleride olmalı."

"Bir dakika..."

"Ben zana henüz evlenme teklif etmedim öyle değil mi?"

Raintree: Cehennem

Raintree: Cehennem - Linda Howard Bu yorum aynı zamanda Romancekolikte yayınlanmıştır.

Harlequin'in Mystery serisine başladığına en çok sevinenlerden biri de benim sanırım. Seriye okuduğum yorumlara dayanarak bittikten sonra başlama kararı aldım ve bu kararımdan oldukça memnun olmuş bulunuyorum. Kitap öyle bir yerde bitti ki, gel de çık işin içinden!

Seriye özellikle severek okuduğum bir yazardan başlamak ise güzel oldu. Daha önce paranormal öğeleri çok hafif olan Linda kitapları okumuştum ama fantastik bir kitabından da pekala altından kalkabildiğini gördüm. Her zamanki gibi tipik alfa bir erkek karakterle karşımızdaydı Linda. Dante'ye o sebeple bayıldım. Muzur halleri, dokundurmalı cevapları ile hikayeyi daha ilgi çekici hale getirdi.

Kızımız her zamanki gibi silik bir karakterdi kitapta. Çoğunlukla Dante tarafından oradan oraya sürüklenen bir bez bebek gibiydi. Ama sayılarla ilgili olan yeteneğini ilginç bulduğumu itiraf etmeliyim. Dante'nin gücünü kendi yararına nasıl kullanacağını öğrettiği yerler güzeldi.

Hikayenin özüne gelirse kurgu güzeldi, ilgimi çeken bir çok noktayla doluydu. Ama bence kısa hikayelerden çok tam bir kitap malzemesi bulunuyordu. Kurguyu böyle harcadıkları için içim birazcık sızlamadı desem yalan olur!

Hikaye gelirsek Dante Raintree, Raintree klanının başıdır ve Nevada'da ünlü bir kumarhane işletmektedir. Kumarhanesini nasıl yaptığını bilemediği bir şekilde dolandıran bir kadınla karşı karşıya gelmesinin arefesinde kumarhanesi büyük bir yangına kurban gider. Olaylar sırf bununla sınırla kalmamıştır, asıl hedef onlardır! Yaz dönümüne yaklaşan bugünlerde aralarındaki bu imkansız çekimi çözmeye çalışırlarken bir yandan da düşmanlarına kadar gözlerini açık tutmaları gereken bir macera onları bekliyor...

Favori alıntım;

"Bu yaptığın insanlık dışı farkında mısın?"
"Neymiş insanlık dışı olan?"
"Tek kaşını kaldırman... İnsanlar böyle şeyler yapamaz, sadece cinler ve şeytanlar yapabilir."
"Ben yapabiliyorum."
"Ben de bunu söylüyorum işte."